Eski zamanlardan günümüze kadar süregelen kötü bir inançtır göz değmesi,nazar değmesi.
Genellikle çok mutlu olduğumuzda maddi yada manevi bir zenginliğe kavuştuğumuzda, çevredeki insanların bizi kıskanacağını ve bize bu mutluluğu çok göreceğinden kötü ve negatif enerjileri sayesinde o mutluluğa zarar getirecekleri endişesidir göz,nazar değmesi.
Günümüzdede bir çok insanda bu inanca rastlanmaktadır aslında. Ayşe yada Fatma nın çok beğendiği çantanızın sapı kopması gibi mesela yada komşunuzun gıpta ile baktığı yeni arabanızla kaza yapmış olmanız,çocuğunuzun güzelliğini görüp kıskanan birinden sonra çocuğunuzun hasta olması gibi mesela ve bunun gibi bir sürü olay sıralayabilirim aslında.
Günümüzde göz değmesinin aslında sizi kıskanan kişinin yolladığı negetif enerjiyle bir ilgisi olduğunu düşünen birçok düşünce altyapısı bulunmakta.
Kıbrıs'ta yaşamış atalarımız da zeytin yaprağının yakılmasıyla oluşan dumanın negatif enerjiyi kovduğuna inanmış olmalı ki göz değmesine tedbir olarak evleri arabaları yada mutlu olan şahısları bu dumanla tütsülemeyi miras bırakmışlar kendilerinden sonra gelen biz yeni nesilllere.Başımızdan kötü bir olay geçtiğinde hemen aklımıza gelir tütsülenme.
Üst resim de görülen küçük kulplu testilerimiz vardır biz yerli Kıbrıs'lıların evlerinde, adına buhurdanlık denir.Zeytin yaprağının kurumuş olanları seçilir genellikle, bir kaç yapraklı zeytin dalı konur buhurdanlığın içine ve kibritle yakılırak hemen söndürülür tütsü gibi, çıkan duman evin her köşesine gezdirilir yada göz değilen kimse onun başından üç kez çevrilir.Böylece göz değmesini engellemiş olduğuna inanır biz Kıbrıs'lılar...
Göz değmelerinden uzak kimselerin bozamayacağı mutluluklar diliyorum yazımı okuyan herkese Kıbrıs'ın Lefkoşa'sından herkese selam olsun...