31 Mayıs 2016 Salı

Girne Yat Limanı

                                                                



                           

                               Girne Yat Limanı

Biz Kıbrıs halkının en gözde gezinti mekanlarından biri.Girne bölgesi dışında yaşayan halk Girne bölgesine gitmişken liman turu atmadan eve dönmez. Vaktimiz bile yoksa illa ki limanın yolundan olsun geçilir.Yoldan geçerken, etrafa sanki denizin limanın hali hatrı yerindemi diye sorulurcasına bakılır.

Girne yat limanı sadece gemilerin barınağı değil aslında ,Tarihi Girne kalesi'nin yanında olması, limana tarihi  açıdan büyük değer katmış ve tarih kokusu duymak isteyenlerin uğrak yeri haline gelmiş olsada ,biz Kıbrıs'lı insanın  duygusal bağkurduğu bir mekandır bu liman. Sıkıntılı bir anımızda kordonboyu yürüyüşü huzur verir içimize.Kimi mutlu olduğunda ,kimi huzur bulmak için , kimi hüzünlendiğinde uğrayıp dalar Akdeniz'in maviliklerine.Haftasonları ailesiyle vakit geçirmek isteyen insanlar ın çoluk çocuk gezip eğlenebileceği bir yer.Arkadaşlarınızla manzaraya bakıp iki tek atabileceğiniz ,nargile tüttürerek keyif yapabileceginiz,bir dost la koyu derin sohbetlere dalabileceğiniz , kahvenizi yudumlayıp kendinize yolculuk yapabileceğiniz ,gecesi başka gündüzü başka güzel nadide bir mekan.

Duygusal olarak o kadar bağlıyız ki gurbette yaşayan bir Kıbrıslı insanına limanın resmini göstermek ona anılarını hatırlatıp gözünde canlandırmak ,özlemi ,hasreti ,sevgiyi ve daha pek çok duyguyu yaşatmak demektir .

Ben küçükken limanda mevcut olan salıncakların şimdilerde yerini koca bir park aldı, yeni nesil çocuklarına sadece salıncak yetmiyor tabi kız erkek ayrımı yapmaksızın tırmanma, hoplayıp , zıplama ihtiyaçlarını karşılamak için daha geniş yerler gerekiyor.

Kıbrıs'ta yaşadığım ve bu güzellikleri yaşayabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Yurt dışında yaşıyorsanız mutlaka uğramanızı ve limanda zaman geçirmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Sevgilerimle,







30 Mayıs 2016 Pazartesi

İpek Böceği

 
 
 
 
 

         
 
Eski zamanlarda Kıbrıs'taki ev hanımlarının hemen hemen hepsi ipek böceği yetiştirilmesi işindeydi.Bazı ev ipek kumaştan evlerinin çarşaf ,kılıf örtü ve bunun gibi ihtiyaçları karşılamak amacıyla yetiştirdikleri böceklerin kozalarını dokutup kumaşından faydalanır ,maddi olarak değerlendirmek isteyen hanımlar ise dokuma fabrikalarına satarak maddi ihtiyaçlarını karşılarlardı.İpekçilik neredeyse Kıbrıs'ın en önemli gelir kaynaklarındandı.

Kozalar askıdan sökülüp hatalıları ayırma işleminden sonra ev hanımları tarafından büyük kazanlarda kaynatılarak kurutulurdu.Kurutulan kozalar tiftiklenerek ağrahdi yada öreke adı verilen elde kullanılan alet yardımıyla ip şekline getirilir ve yumak şeklinde sarılarak dokuma tezgahında işlenmek üzere yada dokuma fabrikalarına gitmek üzere hazırlanırdı.genellikle her evde yada her mahallede bir dokuma tezgahı muhakkak bulunrudu.Bu tezgahla ev hanımları yumak haline getirdikleri ipliklerden bürümcük,mendillik,dedikleri çarşaf ve örtüleri ayrıca ipek kumaşlardan yapılabilecek giyim eşyalarını dokurlardı.
 
Güzel Kıbrıs'ımızda şuan malesef dokuma tezgahları bulunmadığından kozalar iplik yada dokumalarda değerlendirilemiyor olsada ,Sanat sever hanımlar tarafından bugünlerde kozaları çiçek ,pano ve benzeri şekiller vererek değerlendiriyorlar.
         

İpek böcekleri gerçekten çok mükemmel bir mucize ,düşünsenize minik bir tırtıl sadece dut yaprağı ile besleniyor büyüyor ve yeterince büyüdüğünde ağzından çıkardığı bir madde ile kendi etrafına koza örüyor.örmüş olduğu kozada kendisi yapı değiştirip  kelebeğe dönüşürken , etrafına sardığı kozadan iplikler, dokunan ipliklerden kumaşlar, kumaşlardan ipeklik örtüler ,şallar ve giyim eşyaları oluyor ve  evimizde dolaplarımızda yerlerini alıyorlar.
 
Üstümüze giydiğimiz harika ipek elbiselerin mimarları minik tırtıllar.Bu satırları yazarken aklımdan geçenleride yazılara dökmek istedim .minik bir tırtılın ördüğü koza şahane kumaşlara ,gelir kaynağına ,bedenimizi saran muhteşem kıyafetlere dönüşebiliyorsa, kendi içimizdeki mucizeyi farkedip muhteşeme dönüştürebileceğimizi düşünüyorum ve ihtiyacımız olan tek şey zaman sanırım.
 
İçimizdeki mucizeleri farkedebileceğimiz bir gün olsun ,Kıbrısdan sevgilerle,   
 
 
 

29 Mayıs 2016 Pazar

Şeftali Kebabı

                                                                 




                                                                   
 



 Mutlu Pazarlar,

Günlerden Pazar olunca genellikle öğle yada akşam yemek menülerinde illa ki mangal olur.Bir Kıbrıs'lının mangalında olmazsa olmazlarından şeftali kebabımız.

Koyun veya keçinin "gömlek" de denilen yağlı iç zarına  kıyma, soğan,maydanoz,tuz ve baharatlar ile
hazırlanan köfte dolma gibi sarılarak hazırlanır.Hazırlanan şeftali kebapları genellikle mangal da bazen de ızgarada pişirilir.

Pişirirken zardaki yağ erir, zarın kalanı kuruyup kızarır.Yağlı zarın içinde pişen köfte aşırı lezzetli olur.Kolestrol ,yüksek tansiyon ,kalp ve damar hastalıkları yada buna benzer bir hastalığınız mevcutsa şeftali kebabını yerken kızarmış olan zarı köfteden ayırmanız sağlığınız açısından önem taşiyacaktır.

Hayvan yağı yemeniz için sağlığınız uygunsa ve damak tadı sizin için önemli ise zarını ayıklamadan yemenizi kesinlikle öneriyorum,ama dikkat edşn bağımlılık yapabilir.

Kıbrıs'lıların banna yada terp dediği yağlı iç zar çok fazla yağ ihtiva ettiğinden dolayı birçok ülkede satılmamaktadır.

Şeftali kebabı Kıbrıs kültürü ile özdeşleşmiş yemeklerimizdendir.Kıbrıs'a gelipde tatmadan geçilmeyecek bir lezzet olduğunu düşünmekteyim.Kıbrıs harici ülkerelerdede rastlamanız belki de mümkündür ama Kıbrıs'ın tadı bir başka...

                                                        





28 Mayıs 2016 Cumartesi

Çakıstez,Yeşil kırma zeytin





                 Kıbrıs'tan kucak dolusu sevgilerle,


 
 
Kıbrıs'ımızın yeşil altını ,damak tadımıızı anlatan hem sağlık ,hemde  lezzet bakımından harika bir besin.Çakıstes zeytinler henüz yeşilken toplanarak hazırlanan bir besin,yeşil halde toplanan zeytinler taş yardımıyla kırılıyor adıda bundan dolayı çakıstez oluyor.Kıbrıs'tan yolu geçenler bilir bizim dilimizde çakıstez gibi ezmek diye bir deyim var.Yeşil zeytinler tek tek kırıldıktan sonra içindeki acı tadın çıkarılması maksadıyla üç gece boyunca suda bekletilir her gece suları değiştirilen zeytinler daha sonra yıkanarak tuzlanmaya hazır hale gelir.Kıbrıs halkı eskiden tuzlayacağı zeytinleri saklamak için yine bizim halk dilimizle adlandırdığımız 'sarı bidon' ları yani plastik kavanozları kullanıyorlardı.
Bilimsel olarak yapılan çalışmalarda, tuzun plastik içinde uzun süre saklanması tuzun yapısı gereği plastikteki zararlı maddeleri açığa çıkardığı ve uzun süreli kullanımlarda sağlık açısından tehlike arz edeceğini göstermiştir.Bu nedenle halkımız artık cam kavanozları tercih etmektedir.
Yinede sarı bidon alışkanlığından vazgeçemeyen vatandaşlar zaten uzun süreli çakıstes saklayamadıklarını çünkü ne kadar çok olursa olsun hepsini kısa zamanda tükettiklerini savunmaktadırlar.Yeşil zeytinler, üç avuç zeytine bir avuç kalın tuz yani salamuralık tuz eklenerek kavanozlara doldurulurlar. Bazı evhanımları kavanozun içine zeytinlerin üstünü örtecek kadar su koyarak enüstüne ayıkladıkları sarımsakları ve iki limonu sekiz parçaya bölerek zeytinlerin üstüne yerleştirip üzerine halis zeytinyağı ekleyip dinlenmeye bırakırlar.Bazı evhanımları ise bunun gerekli olmadığını savunarak zeytinlerini sadece zeytinlerini sadece tuzlayıp kavanozda dinlenmeye bırakırlar.Ortalama üç gün içinde tuz eriyecek ve zeytinler yenilmeye hazır hale gelecektir.
 
Kahvaltılarımızın ve meze sofralarımızın vazgeçilmez lezzeti çakıstesimiz sofraya gelmeden servis edileceği tabağa kavanozlardan çıkarılıp yerleştirilir. Ayıklanmıs ve dilimlenmiş sarımsak ve yine Kıbrıs 'a özgü golyandro bitkisinin tohumu eklendikten sonra halis zeytinyağı da üstünden serpilmek suretiyle ikram edilir.
 
  Diyet yapanlar siyah zeytin yerine yeşil zeytini tercih etmektedirler.Yeşil zeytin henüz ağaçtaki yağlanma sürecini tamamlayamadan toplandığı için uzmanlar beş adet yeşil zeytinin bir adet siyah zeytine eşit geldiğini içerdikleri yağ muhteviyatından dolayı kabul etmektedirler.
 

27 Mayıs 2016 Cuma

Ceviz Macunu


              
   Biz Kıbrıs'lılar yılın bugünlerini hayli yoğun geçiriyoruz.Taze yeşil cevizden yapılan vazgeçilmez ikramlığımız ceviz macunu yapma hazırlığına giren evhanımları yaklaşık  iki haftalık bir sürecte günlerinin bir kısmını bu işe ayırmak zorundadır.Bu meşakkatli iş onlar için bir gurur kaynağıdır aslında, kültürümüze yerleşmiş ve bizimle özdeşleşmiş ceviz macununun el yapımı olarak evlerinde bulundurmak ve üst düzey misafirlere ağırlamaktan gurur duyarlar.Çünkü çok sabır ve emeklerinin karşılığında bu harika tat ceviz macununu üretmişlerdir.Bayağı zor ve emek gerektiren meşakkatli bir iş olduğundan Kıbrıs kökeninden gelmeyen insanlar ceviz macununu 'Kıbrıs'lı ev hanımlarının toptan kafayı yediklerine kanaat getirten besin ' olarak nitelemektedirler.

            


            Cevizler henüz yeşil ve tazeyken toplanır ,macun yapılacak tazelikte olup olmadığı iğne yardımıyla kontrol edilir .İğne cevizin içinden geçebiliyorsa uygundur.Uygun olan cevızlerın öncelikle üst kabukları soyulur ve esas meşakket burada başlar.Ceviz soyan insanların ellerinde eldiven bile taksalar uzun süre gideremeyecekleri siyah lekeler kalmaktadır.bu lekeler ancak ortalama iki hafta kadar bir zaman sonra kendiliğinden düzelecektir.Ayıklanan cevizler 7 gün suda bekletilerek 100 ceviz e 2 avuç sönmemiş kireç ekleyerek cevizlerin katılaşıp dayanıklı olması sağlanır.Bir gece kireç te bekleyen cevizler kaynamaya hazırdır.Kireçlenen cevizler yıkandıktan sonra üstünü örtecek kadar su ilavesıyle bir taşım kaynatıldıktan sonra üzerine bir limon suyu sıkılarak soğumaya bırakılır bu işlem aynı gün iki kez tekrarlanır.Soğuyan cevizlerin herbirinin içine üst tarafından ağartılmış badem yanından ise karanfil yerleştirilirek tencereye  dizilir ,dizme işlemi bittikten sonra üstünü örtecek kadar şeker konulan cevizler bir gece buzdolabında bekletilir.
Sabah cevizlerin şekeri erimiş ve kaynamaya hazır hale gelmiştir.Cevizleri biraz kaynatıp soğuması bekletildikten sonra içine tekrar limon sıkılarak şerbet koyulaşıncaya kadar kanatılmalıdır.
Kaynayıp soğuyan cevizler artık yenilmeye hazırdır.


              Kıbrıs'ın en prestijli ikramlığı ceviz macunu yukarıdaki meşakkatli süreçten geçtikten sonra
özellikle çok önem verilen misafirlere ufacık macun tabakların içinde ufacık çatallarla soğuk su eşliğinde ikram edilir.Yeni evli bir gelinin mutfağında olmazsa olmazlardandır macun tabağı.